Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılını kutlama fırsatı, tarihi bir dönemin ve ulusun büyük bir başarısının anısını onurlandırmak ve gelecek nesillere bir miras bırakmak için eşsiz bir fırsattı. Cumhuriyet yine kutlandı, şehitler ve gaziler kutsandı, birçok farklı etkinlik düzenlendi lakin içimde buruk bir hüzün kaldı.
Bence olmadı, başaramadık, 100. yıla yakışır bir yıl geçiremedik. Bandolardan, havai fişeklerden, kalabalık kutlamalardan bahsetmiyorum. 100. yılımızda gelecek nesillere miras olarak bırakabileceğimiz tek bir eser bile bırakamamaktan bahsediyorum. Mirasa sahip çıkmanın tek yolu bekçiliğini yapmak mıdır? Onu yücelterek gelecek nesillere aşılamak da emanete sadakat sınıfına dahil değil midir? Niceliksellik ile niteliksellik arasındaki bocalamamız bu alanda da devam ediyor ve yine nice fırsatlar heba ediliyor. İrdeliyoruz.
100. yıl bir ülkenin tarihinde nadir görülen bir dönüm noktası. Bu yıl sadece Cumhuriyetimizin kuruluşunu değil, aynı zamanda bu topraklarda yaşamış ve yaşayan insanların kolektif hafızasını, kimliğini ve kültürünü anlamak için büyük bir fırsat. Ancak bu özel yılda yapılan kutlamaların birçoğu geçici ve yüzeysel nitelikte. Bazı sanatçıların yeni marşlar bestelemesi ve Cumhuriyete özel televizyon programlarının düzenlenmesi elbette anlamlıydı ancak bunlar sadece kısa süreli coşkular. Asıl önemli olan gelecek nesillere bırakabileceğimiz kalıcı kültürel miraslardı. Gerektiğinde köprüler, otoyollar, şehir hastaneleri yapmayı bilen devletimiz, Cumhuriyetimizin 100. Yılına özel kültürel miraslar oluşturulması konusunda öncü ve teşvik edici olsaydı ortaya ne gibi eserler çıkabilirdi diye düşündünüz mü?
Örneğin bir 100. yıl müzesi! Cumhuriyetimizin 100 yıllık tarihi boyunca yaşadığı evrim, başarılar ve zorluklar, bir müze aracılığıyla ziyaretçilere sunulabilirdi. Bu müze Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar olan hikayemizi anlatabilir, doğrularımızı ve yanlışlarımızı sergileyerek gençlerimize yol gösterebilirdi. Hem köklerimizi ve kimliğimizi daha derinlemesine anlama fırsatı, hem de yapılan hatalardan ders alarak Cumhuriyeti daha ileri taşıma yolunda rehberlik sunabilirdi. Kim bilir, belki de geleceğin siyasilerinin, bürokratlarının ve Cumhurbaşkanının hikayesi bu müzede başlayabilirdi.
Örneğin bir 100 yıllık Cumhuriyet yolculuğu kitabı! Bu kitap ülkenin tarihsel dönüm noktalarını, değişen siyasi ve sosyal dinamiklerini, önemli olaylarını ve figürlerini ele alabilirdi. Genç nesillerin geçmişten geleceğe bir köprü kurabilmesini sağlayabilirdi. Eğitim müfredatına, 100. yıla özel dersler veya kültürel etkinlikler eklenebilirdi. Tarihsel köprüler kurarak, geleceğe büyük bir miras bırakılabilirdi.
Örneğin bir 100. yıl marşı! Devletin teşviki ve denetimi altında, ülkemizin öncü sanatçılarından 100. yıla özel marşlar bestelemeleri istenebilirdi. Şiirler, makaleler, çizgi romanlar, filmler, belgeseller, tablolar, tiyatrolar, heykeller, operalar, dans gösterileri, kültürel içerikler… Sanat, edebiyat, tarih… Neler neler yapılabilirdi ve bu eserler ulusumuzun kimliğini daha da zenginleştirerek genç nesillere ilham kaynağı olabilirdi. Olmadı.
Deprem, Gazze, yitip giden canlar… Acılı ve üzgünüz. Lakin davul zurna ile kutlama yapmanın ötesinde şeylerden bahsediyorum. Sebebi her ne olursa olsun, Cumhuriyeti anlatmak birkaç iyi niyetli gönüllünün çabasına bırakılmamalıydı. Selam olsun onlara!
Her ne yaşanmış olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılı yalnızca bir geçit töreni veya geçici coşkuyla hatırlanmamalı. Bu yılı gelecek nesillere bırakılacak kalıcı miraslarla dolduramadıysak, bir sonraki yıl doldurabilmenin yollarını aramak vazifemizdir. Bu defa olmadıysa, bir sonraki fırsatı yakalamak Cumhuriyetin genetik mirasıdır. Geleceğimizi inşa etmek için geçmişimizi anlamamıza yardımcı olacak, kültürel mirasımızı zenginleştirecek ve ulusumuzu bir arada tutacak projeleri hayata geçirmenin dünü, bugünü ve yarını yoktur. Nöbet biz yaşayan nesillerdedir ve bu emanete layığı ile sahip çıkmak vazifemizdir. Geçmiş belgeselleri ve tiyatro oyunlarını izleyin, Cumhuriyete dair kitapları ve şiirleri okuyun, tarihi olayları araştırın, hayatınızda birkaç şeyi bu yönde değiştirin, çocuklarınıza anlatın, çevrenize bahsedin. Elinizden ne geliyorsa onu yapın ve kendi 100. yılınızı yaratın. Ben öyle yapıyorum.