Bir önceki yazıda, Alt işverenlik adı sabit kalsa da, proje bazlı çalışma, esnaf kurye modeli, çevik çalışma gibi yeni kavramların eklenmesiyle alt işverenliğin içeriğinin her geçen gün gelişmeye devam ettiğine, eski zamanların alt işverene bakışını ifade eden temizlik + güvenlik anlayışının, TAV, İGA veya Çelebi’nin hava alanlarında gerçekleştirdiği kapsamlı ve kritik hizmetler anlayışına evrildiğine değinmiştik.
Her evrimde olduğu gibi öncüllerin ve uyumlanma kapasitesi yüksek olanların sistemlerini zamanında adapte ederek bu değişimden yüksek fayda sağlayacaklarını, başımıza gelince anlarız’cıların ise kaliteli hizmet alabilecekleri alt işveren bulamayacakları günün kapıya dayanmasının kaçınılmaz olduğunu iddia etmiştik. Bu yazıda ise alt işverenlik sistemini ve işbirliğinin önemini anlamak konularına odaklanacağız.
Bir uçak yolculuğu düşünün… Önce kendi aracınızla veya alt işveren bir firmaya ait servis aracı (shuttle) ile havalimanına ulaşıyorsunuz. Eğer kendi aracınızla gittiyseniz, aracınızı diğer alt işveren olan vale firmasına teslim ediyor ya da bir diğer alt işverenin işlettiği otoparka par ediyorsunuz. Farklı bir alt işveren olan güvenlik kontrollerinden geçiyor, bir diğer alt işverenin çalışanlarının işlettiği kontuarlardan valiz ve check-in işlemlerinizi yapıyor, farklı alt işverenler tarafından işletilen (kiralanan, temizlenen vb.) alanlarda alışveriş yapıp ihtiyaçlarınızı karşıladıktan sonra uçağa biniyorsunuz. Uçak havalanmadan beş farklı alt işverenden hizmet aldınız ve bilet aldığınız online sistem işletmecileri veya tur şirketleri gibi arka plan firmalarını hesaba katmadık bile.
Bir alışveriş düşünün… abc.com’dan, ödeme altyapısı bir fintek (finansal teknoloji kuruluşu) tarafından işletilen ödeme sistemi ile bir ayakkabı alıyorsunuz. Ayakkabının bulunduğu depoyu işleten alt işveren firma çalışanları paketinizi hazırlıyor ve bir diğer alt işveren olan kargo firmasına teslim ediyor. Kargo firması kargonuzu bir diğer alt işveren olan taşımacılık (nakliye) firması ile teslimat şubesine gönderiyor ve teslimatı kendi personelleri ile değil, çoğunlukla “esnaf kurye” modeli ile çalışan alt işverenler aracılığı ile kapınızda gerçekleştiriyor.
Sistemi örneklendirdiğimizde hem konu daha net anlaşılıyor, hem de bir gerçek su yüzüne çıkıyor; her büyük ve başarılı proje, doğru alt işverenlik ilişkileri ile inşa ediliyor, sürdürülüyor ve geliştiriliyor. Bu gerçeği algılamadan alt işverenliği anlamak veya gerekliliğini kabullenmeden sağlıklı alt işverenlik ilişkisi kurmak ve yürütmek mümkün olmuyor. Geleneksel bakışta alt işverenlik sığ bir hizmet kapsamına sıkıştırılıyor, alt işverenler önemsiz işleri yapan yüklenicilere indirgeniyor ve devasa işbirliği fırsatları kaçırılıyor. Modern bakışta ise işler 180 derece değişiyor. Bir yemek firmasından online sipariş veriliyor… Bir firma ödemeyi yönetiyor, başka bir firma siparişi hazırlıyor, bir diğer firma siparişi kapınıza getiriyor. Personel yok, mutfak yok, araç yok lakin işbirliği sayesinde başarılı bir süreç yönetimi mümkün oluyor. Alt işverene bakıştaki bu geleneksel veya modern bakış farkı, alt işverenlik yönetimine verilen önemi ve neticesinden alt işverenden alınan verimi belirliyor. Bu nedenle kimileri alt işverenden yakınıp sürekli şikayet ederken, kimileri onları destekleyip geliştirmeye odaklanıyor.
Bu perspektiften bakıldığında görülecektir ki, çağımız sistemlerin ve işbirliklerinin çağı… Her ürünü veya hizmeti kendi bünyesinde üretmeye çalışan, alt işverenlik ilişkilerine karşı negatif bakışlara sahip olan veya alt işverenliği sınırlı hizmet alanlarına hapsederek kısıtlayan firmalar her geçen gün daha da kırılganlaşıyor. Bu nedenle asırlık firmalar, alt işverenlik sistemini anlayan ve doğru yapılandıran genç bir girişimcinin kurduğu startup (yenilikçi şirket) karşısında direnemiyor ve çağımızın en hızlı büyüyen şirketleri bu sistem yapılandırmasını başarıyla kuran ve yönetenler arasından çıkıyor.
Çağımızdaki her başarılı projenin bize gösterdiği şey; alt işverenlikten en üst düzeyde istifade etme gerekliliğinin tartışmaya kapalı olduğu. Bu noktada sorulması gereken asıl soru ise; “alt işverenlik sistemini ve gerekliliğini anladık da, doğru yapılandırmayı nasıl kuracağız” olmalı. Onu da bir sonraki yazıda irdeleyeceğiz.