Muvazaa kavramı alt işverenlik ilişkisinin merkezinde yer alan en kritik kavramlardan biri olmasına rağmen, yeterince anlaşılmadığı ve önlem alınmadığı aşikardır.
Ülkemizde yürürlükte olan alt işverenlik ilişkilerinin büyük çoğunluğu muvazaa unsurlarını içermektedir ve olası denetimlerde ciddi cezai müeyyidelere sebep olmaları muhtemeldir. Bu denetimler rutin kontroller, sendikal şikayetler, iş kazaları veya işten ayrılan eski çalışanların açtıkları davalar gibi birçok farklı nedenle gerçekleşebilir. Ancak itiraf etmek gerekir ki günümüzde rutin kontrollerde tespit edilmiş muvazaalı alt işverenlik ilişkisi vakası ya hiç yoktur, ya da yok denecek kadar azdır. Bu denetimler genellikle şikayet üzerine, muvazaa hususuna odaklı ve konusunda görece uzman iş müfettişleri veya bilirkişiler eliyle gerçekleştirilir.
Uygulamada karşılaşılan en büyük yanılgılardan biri “rutin denetim yapılmayacağına” ve “şikayet olmayacağına” duyulan güvendir. Rutin denetim yapılmayacağına duyulan güvenin haklı gerekçeleri vardır ancak iş mevzuatında veya kurum işleyiş yapısında meydana gelebilecek gelişmeler, günümüzde yetersiz olan denetim mekanizmasına işlerlik kazandırabilir. Şikayet olmayacağına duyulan güven ise tümüyle dayanaksızdır. İçinde bulunduğumuz bilgi çağında, teknolojinin imkanlarıyla donanmış ortalama kültürlü bir toplumda, yeni dönem ihalesini kazanamamış kırgın bir eski alt işverenin, tesiste örgütlenmeye çalışan bir sendika üyesinin veya herhangi bir sebeple işten ayrılmış öfkeli bir eski çalışanın sadece birkaç dakikasını ayırarak Çalışma Bakanlığı’nın ilgili telefon hattını aramayacağını, CİMER’e şikayet dilekçesi yazmayacağını veya şehrinde bulunan ve neredeyse her hafta önünden geçtiği SGK şubesine uğrayarak şikayette bulunmayacağını düşünmek en hafif tabirle safdillik olacaktır. Muvazaalı sözleşme sahibi her işletme ciddi bir tehditle yaşamaktadır ve şu veya bu sebepten er ya da geç denetime tabi olması kaçınılmazdır.
Muvazaa ve sendika
Muvazaa araştırmalarının yüksek çoğunluğu “sendika üyeliğini engellemek amacıyla muvazaalı alt işverenlik ilişkisi inşa etmek” iddiasıyla sendikalar tarafından oluşturulan şikayetlere dayanmaktadır ve “iş kolu tespiti” talebini içermektedir.
Örnek: Koykit oyuncak fabrikasında örgütlenmeye çalışan Plastik Sendikası, sendikaya üye olan tüm asıl işveren işçilerinin sırf sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldıkları ve yerlerine muvazaalı bir alt işverenlik sözleşmesi ile alt işveren çalışanları temin edildiği iddiasıyla aşağıdaki ifadeleri içeren bir şikayet dilekçesi hazırladı.
“Toykit Oyuncak A.Ş. firması, sırf sendikaya üye oldukları için 150’nin üzerinde çalışanı işten çıkarmış ve yerlerini muvazaalı bir alt işverenlik sözleşmesine dayanarak alt işveren çalışanları ile doldurmuştur. Alt işverenlik ilişkisi kurulan Tuğrul T. İsimli şahıs, Toykit Oyuncak A.Ş.’nin eski İnsan Kaynakları yöneticisidir, bu işyeri dışında alt işverenlikle ilgili hiçbir faaliyeti yoktur ve gerçekte alt işverenlik yapmamaktadır. Bu alt işverenin çalışanlarının çoğu, sendika üyesi oldukları için işten atılan işçilerin yaptıkları işleri yapmaktadırlar ve bu işler asıl iş kapsamındadır. Söz konusu ortamda bir alt işverenlik ilişkisi mevcut değildir ve muvazaalı sözleşme ile çalışan tüm alt işveren personellerinin ilk işe başladıkları tarihten itibaren asıl işverenin işçisi olarak kabul edilmeleri gerekir. Bu nedenle alt işveren çalışanlarının tümünün Plastik iş kolunda çalıştıklarının tespiti ile toplu iş sözleşmesine taraf olabilmeleri sağlanmalıdır.“
Sendikanın şikayetinde belirttiği hususların azlığı veya çokluğu önemli değildir çünkü muvazaa iddiası başlı başına standart bir denetim süreci başlatır ve muvazaa incelemesinin tüm adımları (şikayete konu olsun veya olmasın) araştırılır.
Devamı sonraki yazıda…