Lütfen bu sıralamaya dikkat edin. İnsan hakları daha doğrusu canlı haklarının sıralamasıdır. En zayıftan güçlüye doğru ilerler. Çocuklar kötülüklerin, psikopatların, karşısında savunmasızdır; kendini koruyamaz. Hayvanlar biraz daha mücadele edebilir. İnsan hem kendini hem de diğer canlıları koruyabilir.
Bir kere daha vahşeti izledik. Caninin biri tekmeleyerek küçücük bir kediyi öldürdü. Tamamını izleyemedim. Ruhum, kalbim, aklım dayanmadı. Konuşamadım. Tek sözcük çıkmadı ağzımdan. Sadece etten ve kemikten bir öfkeye dönüşmüştüm.
En korkuncu nedir biliyor musunuz? Küçücük hayvana bunu yapan biri eline fırsat geçerse ya da ruhsal dalgalanmalarına bağlı olarak bu vahşeti kendinden güçsüz gördüğü çocuklara, kadınlara yani her canlıya gösterebilir.
İnsanlar ister hayvan besleyenler olsun isterse evinde hayvan beslemeyen ama içinde azıcık vicdanı olanlar her yerde tepkilerini gösteriyor. Duygularını anlatmaya çalışıyorlar. Dehşet içinde kalmış birçok insan. Cezalandırılmasını istiyorlar bu insan kılığındaki caninin.
Kanun çıkarılsın, bu olaylar önlensin diye çabalıyor insanlar. İstediğiniz kadar kanun çıkarın asla önüne geçemezsiniz bu vahşetin. Çünkü sorun kanunların yeterli olup olmadığında değil insanların yanlış ve eksik eğitilmesinde. Eğitim ve öğretim dediğiniz kavramdaki eğitim sosyal bir varlık olarak insanın toplum içindeki davranışlarını belirler. Bir yerlerde bir hata varsa bu hatanın bedelini emin olun toplum olarak hepimiz öderiz.
Çalışmanın kutsallığı, vatan sevgisi, insan sevgisi, hayvan ve doğa sevgisi ve diğer ne varsa ilkokulda öğretilir çocuklara. İsterseniz Hitler gibi ırkçı insanlar da yetiştirebilirsiniz ülkesini seven, insanları seven ve sayan, saygılı bireyler de. Yani her şey eğitim sözcüğünde düğümleniyor.
Cumhuriyet kurulduğunda ilk yapılan işlerden biri Tevhid-i Tedrisat “Eğitim Birliği” kanununun çıkarılması oldu. Bu kanunla yabancıların ya da bu ülke ve bu ülke insanlarına düşmanlık yapanların ülkemizdeki okullarda bu ülkeye, bu ülkenin tarihine düşman nesiller yetiştirmesi engellendi.
Dünya üzerinde yaşanan Aydınlanma Devriminin en güzel örneği Türkiye’dir. 1919 yılında başlayan Kurtuluş Savaşı 1923 yılından sonra aydınlanma hareketi olarak mucizeler yarattı ülkemizde.
Eğitim birliğinin bozulmasıyla yurtlarda, dershanelerde beyni yıkanan pırıl pırıl gençlerimiz başka bir ilizyonun kurbanları oldu. Yakın zamanda FETÖ örgütünün acısını yaşamadı mı bu ülke?
Bizim en zeki çocuklarımızı çeşitli yollarla toplayıp eğiterek bu ülke insanına kurşun sıkacak noktaya getirdiler.
Çocuklardan sadece eğitimle melekler de yaratırsınız katiller de. Şu hiç unutulmamalıdır ki insan programlanabilen bir makinedir.
Çok ciddi anlamda sorunumuz olduğunu düşünüyorum.
Dünya üzerinde tarih boyunca tek bir savaş olmuştur; Emperyalizmin insanlığa karşı savaşıdır bu. Ülkeler kendilerinden geride olan ülkeleri sömürmeye devam edebilmek için eğitimi ve kültürel yapıyı sabote ederek bilgisiz, yarı cahil, öfkeli, hastalıklı bireyler yaratır. Bu caniler ve cahiller tarafından sürekli dibe çekiliriz.
Toplumun içinde eğitimsiz, yarı cahil, yönlendirilmesi kolay, kişilik sorunları olan büyük bir kitle var artık. Kadına şiddet de bu insanların elinden çıkıyor, kadın cinayetleri, çocukların çektiği acılar da.
Ne yazık ki toplu olarak bir değişime gitmeden, yeniden bir aydınlatma çağı başlatmadan 2.Dünya Savaşının sonunda itildiğimiz bu kuyudan çıkamayacağız.
Çocuklara, hayvanlara, insanlara canice yaklaşan kitle aslında ülkemize karşı sürdürülen örtülü ve sinsi mücadelenin mızrak uçlarıdır.
Toplum içinde bu türde yaratıkların artması hepimizin gelecek sorunudur.