1999’da da aynen böyle olmuştu. İzmit başımıza yıkılmış, 17 binden fazla insanımız hayatını kaybetmişti. Yine böyle üzülmüş, korkmuş, toplumsal travmamız ile çaresizliğimiz arasında sıkışıp kalmıştık. Yine öfkelenmiş, algımızı ve öfkemizi yanlış yerlere yönlendirmiş, ders almamıştık. Yine günlerce binaların neden yıkıldığını konuşmuş, bir günah keçisi aramış ve bulmuştuk. Müteahhitler! Yine bilen bilmeyen konuşmuş, alakalı alakasız ayrım yapmadan tüm müteahhitler suçlanmıştı. Onlar yok edilince sorun çözülür sanmış ve cadı avına çıkmıştık. Hepsini yakalamış, hapse atmıştık. Tüm müteahhitleri temsilen bir ismi sembol yapmış, onun nezdinde tüm müteahhitlere olan kinimizi kusmuştuk. Adı da oldukça uygundu: Veli Göçer. Tüm müteahhitler hapse atıldıktan sonra sorunun çözüldüğüne inanmış, güvenli evlerimizde huzurlu uykularımıza dönmüştük. Düzce, Van, İzmir derken bu cadı avı 24 yıl sürdü. Derken 6 Şubat 2023 tarihi geldi. Kahrolduk, ağladık, çaresiz kaldık, çare için çabaladık ve nihayet hatırladık. Bize bir günah keçisi lazım. Cadı avı zamanı!

Müteahhit kimdir?

Ülkemizde müteahhit devlet tarafından sermayesi inşaat sektörüne aktarılması istenen ve teşvik edilen iş insanıdır. Mimar veya mühendis olmak bir yana inşaattan anlamak zorunda dahi değildir. Çünkü onu sektöre davet eden devlet sistemi kurmuştur ve konusunda uzman kişilerle çalışma zorunlulukları getirmiştir. Özetle; devletin “gayr-i safi milli hasıla, büyüme ve işsizlik açısından inşaata ihtiyacımız var, senin anlamana gerek yok, anlayanlardan oluşan bir ekiple çalışırsın, sen sermayeni inşaata yatır” dediği kişiye müteahhit deriz. Mimar veya mühendislerden de müteahhit çıkabilir ancak bu zaruret değil, olsa olsa avantajdır.

Türkiye’de inşaat süreçleri

Ülkemizde inşaatlar devletin yetkilendirdiği Jeoloji mühendisi tarafından hazırlanan zemin etüdü raporu ile başlar. Akabinde mimar, inşaat mühendisi, makine mühendisi ve elektrik mühendisinden oluşan bir ekip tarafından zemin etüd raporuna uygun proje çizilir. Çizilen proje ve zemin etüd raporu devletin ilgili idaresi tarafından kontrol edilerek onaylanır ve yapı ruhsatı verilerek yapı denetim firması atanır. Yapı denetim firması müteahhit tarafından seçilemez, sistemden kura ile atanır ve görevi yapının projeye uygun yapılmasını takip edip raporlamaktır. İnşaata örülen her demir yapı denetimin mimar ve mühendisleri tarafından incelenir ve projeye uygun değilse değişiklik istenir. Demirler projeye uygunsa beton dökme izni verir, beton dökülürken orada olur ve dökülen betondan numuneler alarak laboratuvarda teste tabi tutar. Betonda bir sorun varsa inşaatı durdurur ve dökülen betonu kırdırıp yeniden yaptırır. Her kolonun, kirişin, duvarın projeye uygunluğunu santim santim denetler ve periyodik aralıklarla idareye raporlar sunarak “inşaat projeye uygun şekilde ilerlemektedir” der. Bunlara hakkediş denir. İnşaatın tamamı bittiğinde ise tüm dosyayı birleştirir, fotoğrafları ve laboratuvar sonuçlarını ekleyerek idareye teslim edip “bu inşaat uygun zeminde, uygun malzemelerle, projesine uygun şekilde tamamlanmıştır” der. Buna %100 hakkediş denir. Sonra ilgili idare tarafından yapıya iskan verilir.

Müteahhidin inşaattaki yeri

Yukarıdaki işleyişte bir defa bile müteahhit kelimesi geçmediğini fark ettiniz mi? Mevcut durumda müteahhidin inşaat ile ilgili teknik hiçbir görevi yoktur. Borçlar hukukundan gelen basiretli tacir gerekliliklerini yerine getirmesi yeterlidir. Diyelim ki müteahhit ahlaksız ve malzemeden çalmak istiyor. Onlar en ağır cezalara çarptırılmalılar ama bunca denetime rağmen bu nasıl mümkün olabiliyor? İşte bu sorunun cevabı bizi doğru yere götüreceği ancak doğru yerdekileri rahatsız edeceği için sorulmaz, sordurulmaz, sorulabildiğinde manipülatif tekniklerle savuşturularak algı yönetimi devreye sokulur.

Bir inşaatta demircisinden kalıpçısına, elektrikçisinden sucusuna, sıvacısından boyacısına, en az 20 ayrı işçi çalışır. Bir hakkediş belgesinin üzerinde mimarından mühendisine, müdüründen amirine, ilgili idare ve yapı denetim firmasının teknik sorumlularına ait en az 7 imza bulunur.

Şimdi “tarih tekerrürden ibarettir diyerek” hep birlikte cadı avına kaldığımız yerden devam edelim. Bütün müteahhitleri yakalayıp cezalandıralım ve güvenli evlerimizde huzurlu uykularımıza dönelim. Bir sonraki depremde görüşmek üzere… Bir de unutmadan:

Tarih aptallar için tekerrür eder. Akılı olan ders alır ve yeni tarih yazar.