Dijital Para... Sanal Hayat... İnsanların Yeni Tanrısı... Tarihin Kırılma Noktası

Geçen günlerde bir haber okudum; Çin’de rahatsızlanan birine sosyal puanı düşük diye sağlık hizmeti verilmemiş. Sizce de biraz korkutucu değil mi?

Yine Çin’de insanlar çocuklarını daha iyi bir okula kaydettirebilmek için kan bağışında bulunuyormuş. Kan bağışı yaptığınızda belirli bir puan alıyorsunuz ve ortalamanızı yükseltiyorsunuz.

Yemek siparişi vermeye yarayan bir uygulama insanların yemek yediği yerleri puanlamaya başladı ülkemizde. Uygulamayı kullananlar diğer kullanıcıların değerlendirmesiyle lezzet ve hizmet konusunda en iyi puanı alan yerden yemek söylemeye başladı.

Çok bilinen, çok ünlü firmalar düşük puanlarda kalırken hizmeti ve lezzeti öne çıkan adı sanı duyulmamış işletmeler öne geçti. Elbette bu insanlar için çok büyük fayda sağladı.

Ülkemizde yasaklanan bir taksi uygulaması da aynı sistemi kullandı. Uygulamaya girdiğimizde diğer yolcuların değerlendirdiği şoförleri seçme şansınız olduğunu gördük. Bu sizce bir devrim değil mi? Kaba davranan, aracı pislik içinde olup sigara kokusundan içine girilmeyen taksilerden kısa bir süre kurtulduk. Ve sonra yasaklandı. Şimdi biz saatlerce sokakta taksi bekliyoruz.

Aslında yıllar önce bankalar başlattı puanlama uygulamasını. Müşterilerine yaptıkları işlemlerden dolayı puan vermeye başladı. Kredi notu düzgün olanlar daha kolay ve daha düşük maliyet ile ulaştı krediye.

Karmakarışık duygular içindeyim. Bu tür bir sistem işini düzgün yapan insanlar için bir ödüllendirme. Ayrıca mal ya da hizmet talep eden diğerleri için de seçim kolaylığı.

Ama bu sistem birilerini sosyal alandan atar mı? Sistemin uzaklaştırdığı kişiler başka rahatsızlıklar yaratır mı? Kast sistemi sert bir şekilde yaşanmaya başlar mı? İşte bunlar beni korkutan ve yanıtını bilmediğim sorular.

Rönesans ve aydınlanmayla başlayan ilerleme aklımızın almayacağı bir hıza ulaştı. Galiba toplumu sanat mı bilim mi ileri götürür sorusunun net bir cevabı yok. Sanat soyut düşünme yeteneği kazandırır ve soyut düşünme yeteneği kazanan insan ilerlemeyi sağlar. Sanatla uğraşan insanlar biraz daha erken fark ediyor olacakları.  “Black Mirror” adlı diziyi izlemenizi şiddetle öneririm. Söz ettiğim korkuları, puanlamayı ve bunlardan sonra olacakları başarılı bir şekilde anlatmışlar.

Yukarıda birçok başlığı alt alta sıraladım. Hepsi de birbirleriyle bağlantılı. Puanlama sistemi belli ki birçok sorun da yaratacak. 1984 adlı distopik kitaptaki  “BIG BROTHER IS WATCHING YOU” cümlesi yani bizi gözetleyen büyük ağabey öngörüsü tam anlamıyla gerçekleşmiş olacak.

Tanrıdan korkmayan insanlar çalmaya, kandırmaya, hileye, tecavüze devam ediyor. İnançlı gözüken hırsızları gördükçe onların inanmadığını düşündüm hep. Sadece korkuyorlar. Çünkü her insan doğruyu ve yanlışı bilir. Eğer bilerek yanlış yapıyorsa birileri mutlaka bir affetme mekanizmasına ihtiyaç duyacak demektir. İnanan insan nasıl çalabilir?  Hapishaneler inançlı insanlarla dolu.

Kendini lam ile lamelin arasında; bir mikroskopun altında hisseden birey puanı düşünce karşılaşacağı olumsuzluklardan korkarak ‘’yeni tanrısına’’ sıkı sıkıya bağlanacak.

Artık bambaşka bir evreye girmek üzereyiz. Birileri bize puan verecek, biz birilerini puanlayacağız ve hepimizin birden hayatı değişecek.