İş dünyasına dair 100 başarı hikayesi listelesek en az 95’i girişimcilik yani “kendi işini yapanların hikayesi” olacaktır. Girişimciliğin doğasındaki özgürlük, dinamizm, kazanç üst sınırının olmaması ve insan egosunun en naif noktasına hitap eden “ben yaptım” hissiyatı cazibesine cazibe katarken, başarı hikayeleri de çoğumuzu girişimcilik merkezli bir anafora doğru çekiyor.
Büyük şehirlerin ve kurumsal hayatın akıntısına kendisini kaptırmaktan şikayetçi olan ve dijital dönüşüm çağında yaşayan bizler, hemen her gün bu dönüşümün doğurduğu fırsatlara ve yarattığı yeni başarı hikayelerine şahit oluyoruz. Bu nedenle kanımız kaynıyor ve radikal kararların eşiğinde, kariyer kararsızlıklarımızla boğuşuyoruz. İşinden ayrılıp kendi işini yapmak heyecan verici bir adım olabilir ancak beraberinde bir zorluklar seti de getirdiğini unutmamak gerek.
Finansal belirsizlik
Finansal belirsizliklerle baş etmek Türkiye’de çoğu yerden daha zordur. Girişimcilik sermaye gerektirir ve ilk aşamada düzenli bir gelir kaynağına sahip olmamak mali sıkıntılara neden olabilir. İşletme maliyetleri, vergiler, sigorta ve diğer masrafların yönetilebilmesi için bilgi ve finansal planlama yeteneği gerekir. Oyun oynanırken kuralların sıklıkla değiştiği ülkemizde, üst düzey planlama yeteneği bile finansal belirsizlikleri yönetmekte yeterli olmayabiliyor. Bir sabah uyanıyorsunuz; $=26TL, benzin=33TL ve KVD %20… Buyurun yönetin…
Bürokrasi ve yasal düzenlemeler
Ülkemizde en şikayet edilen hususlardan biri de bürokrasi. Türkiye'de iş kurmak için çeşitli belgeler, izinler ve kayıtlar gereklidir ve çoğuna duyduğunuzda inanamayabilirsiniz. İşletmenizi yasal bir şekilde kaydetmek, belediye izinlerini almak ve diğer resmi işlemleri tamamlamak deveye hendek atlatmaktan zor olabilir. Hatta bu süreci tek başınıza yürütemeyebilir ve uzman bir danışmana ihtiyaç duyabilirsiniz. Bürokrasi savaşına hazır olun.
Pazarlama ve müşteri edinme
Kendi işini yapanların yaşadıkları en büyük sorunlardan biri, ürün veya hizmetlerini hedef kitleye tanıtmak ve müşteri bulmak için aktif bir pazarlama stratejisi oluşturmaktır. Rekabetin yoğun olduğu bir ortamda öne çıkmak ve müşteri sadakati sağlamak oldukça zordur. İyi bir pazarlama planı ve müşteri ilişkileri yönetimi gerektirir. Türk tipi girişimcilik “bence” ve “benim ihtiyacım varsa” fikrine dayandığından, sizin gibi düşünmeyen insanlarla karşılaşmanın sonuçları yıkıcı olabilir.
Zaman yönetimi
Kendi işini yapmak isteyenlerin dilinden “bu zamanı kendi işime harcasam şimdiye kadar zengin olmuştum” tarzı söylemler eksik olmasa da, işlerini kurdukları andan itibaren işe geç gitme, erken çıkma ve konfor alanı oluşturma davranışı oldukça yaygındır. Unutmayın; kendi işinizde her şeyi tek başınıza yapmanız gerekebilir. İşletme yönetimi, finans, pazarlama, müşteri ilişkileri gibi birçok farklı görevle uğraşmak zaman alıcı olabilir. Zamanınızı etkili bir şekilde yönetemez ve öncelikleri belirleyemezseniz, iş ve özel hayat arasında dengeyi sağlamanız mümkün olmayabilir.
Rekabet ve değişen Pazar koşulları
Ülkemizde iş ortamı rekabetçidir ve sektöre bağlı olarak değişen pazar koşullarıyla başa çıkabilmeyi gerektirir. Rekabetin farkında olmak, sektördeki eğilimleri takip etmek ve sürekli olarak kendinizi geliştirmek, gerekliliğin de ötesinde yaşamsal bir zarurettir.
Girişimcilik oldukça heyecan verici ve umut dolu bir yol. Manzarası güzel olan bu yolu yürümek herkesin dileği olsa da değişkenleri görmezden gelmek yorucu olmanın da ötesine geçebilir. Yol engellerle ve çukurlarla dolu olabilir. Herkese yaz olan mevsim siz yürürken kışa dönüşebilir hatta yol kapanabilir. İktisadi ve idari bilimler fakültesi bizlere alternatif yolların haritasını, anlık yol durumu analizi yeteneğini, zor geçitlerin yerlerini ve yolda ihtiyaç duyabileceğimiz ekipmanların listesini vermeye çalışırken, kimileri de bu bilgileri yolu defalarca yürüyerek edinir. Eğitim ve tecrübe bu nedenle oldukça önemlidir. Diğer gereksinimlerle beslenmeyen özgüven zararlıdır ve sizi gitmek istediğiniz noktaya ulaştırmayabilir. Bilgiyle desteklenen nice başarı hikayelerine…