Ne zaman, o zamanlar; ne ben Dede Korkut’um. Olsaydım, yeni yıla saatler kala ayrım yapmadan cümle canlara alkış verirdim.

Asamı üç kez yere vurduktan sonra derdim ki:

“Sağlığ-ile sağınçın devletün Hak artursun. Ol ögdügüm yüce Tanrı dost olubanı meded irsün. Yöm vireyin hanum: Yirlü kara tağlarun  yıkılmasun. Kölgelüçe kaba ağacun kesilmesün, kamın akan görklü suyun kurımasun, kanatlarun uçları kırılmasun, çapar-iken ağ boz atun büdrimesün,  çalışanda kara polat öz kılıcun gedilmesün, dürtişür-iken ala gönderün ufanmasun, ağ pürçeklü anan yiri behişt olsun, ağ sakallu baban yiri uçmağ olsun, Hak yanduran çırağun yana tursun, kadir Tanrı seni namerde muhtac eylemesün hanum hey.”

Ben ki zamanenin bir garip biçaresiyim. Elim ermez, dilim dönmez. Yağsız, tatsız, tuzsuz bir çömçe dilek çorbam var. Buyurun sizde nasibinizce kaşıklayın:

Karanlık ve bol zamlı bir başlangıç yapmamıza karşın, kardeşliğin doğduğu, sevgilerin birleştiği, belki durgun, belki yorgun, yine de mutlu, yine de kutlu, yine de umutlu, yine de sevgi dolu, sağlık, esenlik, esinlikli nice yıllar diliyoruz. Umuyoruz ki, geleceği oluşturacak her yeni gün, bir önceki günden daha güzel olsun.

2023’e girerken, içtenlikli dualarımız sevgi ve barış içeriyordu. Savaşların, acıların ve felaketlerin, geçip giden koca bir yıl gibi geride kalmasını arzuluyorduk.

Unutmayınız ki, sevgi, amaç ve umut hayatın kaynağı… Sevgili genç arkadaşlarımız, sevgi bestesinin tınıları yüreğinizden eksilmesin. Yeni yılda yeni ve kalıcı dostluklarınız pekişsin. Gülücükleriniz hiç bitmesin, güzellikten yana amaçlarınız, umutlarınız gerçekleşsin. Öncelikle bütün insanlık pandemi belasından kurtulsun.

Yılbaşı’nda onlarca mesaj gelir. Birini çok severim. Yeni yıla adapte eder, sizlere aktarı veririm:

“Mutluluk bankasının sevgi şubesinde, 2024 numaralı hesabınıza, 365 gün daha yatırıldı. Sağlık, esenlik, esinlik içinde harcayınız. 2023 yılındaki acıların, hataların üzerini bembeyaz karlar örtsün. Karların altında o acılar, hatalar, yanılgılar kardelen çiçeklerine, gelinciklere dönüşsün, ufkumuza, bahtımıza güzellik olup açılsın.”

Kuşkusuz ki, yılbaşı veya yeni yıl bir yılın bitiminin ve yeni bir yıla başlangıcın kutlandığı kültürel bir olay…  İçerisinde Türkiye’nin de bulunduğu Gregoryen takviminin kullanıldığı ülkelerde yılın ilk günü.  Bir Hristiyan bayramı olan ve İsa'nın doğuşunu kutlayan Noel'le karıştırmamak gerekli. Ancak bazı ülkelerde Noel ve Yılbaşı tatilleri birleştiriliyor. Sanılanın aksine ağaç süsleme ve hediyeleşme gibi aktiviteler yılbaşında değil, Noel'de gerçekleştiriliyorlar.

Bizde ise neyin ne olduğu bilinmeden her şey birbirine karıştırılmakta...

Önce size birkaç cümle ile Noel’den söz edeyim ve sözümü bizim Hristiyanlıktan dört bin yıl önce başlayan folklor tarihimize, bu süreç içinde gelenek ve göreneklerimize yansımalarını getireyim.

Evet, Noel, her yıl 25 Aralık tarihinde İsa'nın doğumunun kutlanıldığı Hıristiyan bayramı. Ayrıca Doğuş Bayramı, Kutsal Doğuş veya Milât Yortusu olarak da biliniyor. 20. yüzyılın başlarından itibaren Noel, Hıristiyan olmayanlar tarafından da kutlanan, dinî motiflerinden arınmış, hediye alışverişi etrafında yoğunlaşan bir bayrama dönüşmüş.

Noel sözcüğü Latince Natalis (doğum) kelimesinden geliyor. Fransızcaya geçişinde Noël kelimesi olmuş ve Türkçeye Fransızcadan geçmiş.

Bir diğer iddiaya göre Noel kelimesi, Galya dilinde (Keltçe) yeni anlamına gelen “noio” ile güneş manasına gelen “hel”in birleşmesiyle oluşmuş. “yeni güneş” anlamına gelmekte…

Roma İmparatorluğu döneminde halk, mutlu bir olayı karşılamak ve kutlamak için, duygularını “noel, noel” diye bağırarak dile getirirmiş.

Yarınki yazımda, batılıların Noel’ini bir kenara bırakıp kendi tarihimizin derinliklerinde bir gezinti yapacağım. Yoldaşım olmanızı beklerim.