Çanakkale ve ilçeleri gezi rotamız
KAZDAĞLARI
Yine yollara düşüyoruz karşımızda Kaz dağları. Edremit ile Çanakkale arasında yaklaşık 80 kilometre uzunluğunda masif bir kütle halinde sıralanmış. En yüksek tepesi 1774 rakımlı Babadağ zirvesidir. Alpler’den sonra dünyanın en fazla oksijen üreten dağının Kaz dağları olduğunu öğreniyorum. Kaz dağları jeolojik konumu nedeniyle oluşmuş ilginç bitki örtüsü, iklim ve toprak yapısı sayesinde bu bölge devamlı olarak yüksek oranda oksijen üretiyor. Dünyada sadece Kaz Dağları’nda yetişen 21 çeşit bitki türleri vardır. Bunlardan en önemlisi Kazdağı köknarıdır. Kazdağı çiğdemi, dağ lalesi, beyaz ve kırmızı şakayık Kaz Dağları’nda yetişen onlarca bitkiden birkaçı. Dünya Bankası da Türkiye de Genetik Çeşitliliğin Yerinde Korunması Projesi için Kaz Dağları’ndaki korunması gereken bitkilere destek vermektedir.
Doğudan batıya doğru uzanan Kaz Dağları’nın kuzey yamaçlarından gelen rüzgarlar, yoğun bitki örtüsünden aldığı oksijeni, güneydeki denizin iyotuyla buluşturur.
İda veya Kazdağları siz ne derseniz deyin onun mitolojik heybeti, mütevazi görünüşü dün olduğu gibi bugün de yarın da insanları etkilemeye devam edecektir.
Uzaktan izlerken Kazdağları’nı başındaki dumana bakıp tıpkı efsaneler gibi bulutlarla gizlenmiş, zirve esrarını koruyor, hani anlatılır ya Zeus İda’ya aşık olur karısı Hera öğrenir.
Hera’nın hışmından korkan İda bir buzağıya dönüşür, Hera bunu öğrenince buna bir at sineği musallat eder. İda tanrıların dağı Olimpos’tan Kazdağları’na kadar kaçar. Bundan dolayıdır ki Kazdağları’nın bir başka adı da İda olarak bilinir.
TROYA EFSANESİ
M.Ö.1300 yıllarında bu gün Biga yarımadası olarak bilinen bölgede Kral Priamos’un ülkesi Troya’da insanlar bolluk ve refah içinde yaşarlarken komşu ülkeler her an saldırmak için fırsat kollarlardı. Kral Priamos’un karısı ikinci çocuğunu hamileyken kahinlerin bu doğacak çocuğun Troya’nın yok olmasına sebep olacağını ve öldürülmesi gerektiğini söylemeleri üzerine annesi, çocuk doğunca adını Paris koyar, öldürülmesine dayanamaz İda dağına götürüp bırakır. Çocuğu bir dişi ayı emzirir bir çoban evlat edinir, çocuk büyür, yağız bir delikanlı olur. Tarihin ilk güzellik yarışması da burada yapılmıştır. Olimpos Dağında, deniz kızı Thetis ile insan oğlu Peleus’un düğünü vardır.Tüm tanrılar ve tanrıçalar düğüne davetlidir.Düğüne davet edilmeyen yalnız kavga ve nifak tanrısı Eris’tir. Oda kendine yakışanı yapar altın bir elmanın üzerine en güzele diye yazıp düğün sofrasına koyar. Güzel olduğunu iddia eden tanrıçalar altın elmaya sahip olmak isterler. Sonunda, altın elma, güçlü olan üç tanrıça Zeus’un karısı Hera, akıl tanrıçası Athena, ve güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit’te kalır. Altın elmayı baş tanrı Zeus’a vererek, en güzel olana vermesini isterler. Zeus tanrıçaları kızdırmak istemez. Böyle işlerden anlamadığını fakat İda (Kaz) Dağı’nda çobanlık yapan, aslında kralın oğlu olan Paris’in bu işi yapabileceğini söyler.
Bir efsaneye göre Troya kralı soyundan olan prens Ankhises ile tanrıça Afrodit’in oğlu olan Aeneas annesinin de yardımıyla savaştan kurtulan Troyalılarla birlikte, İda Dağı’nın en yüksek tepesinin eteklerinde bulunan ve kutsal kabul edilen Kartal çimeni yaylasına sığınırlar. Zeus’un korumasında birkaç yıl kaldıktan sonra bugünkü Altınoluk yakınlarında bulunan tersanelerinde İda dağının kerestesini kullanarak yaptıkları gemilerle, bugünkü İtalya’ya giderek Roma kentini ve imparatorluğunu kurarlar. Bu efsaneler hala kulaktan kulağa fısıldanır.
Devamı haftaya…