Patrik; temsil ettiği ya da bağlı Ortodoks Kiliselerin başındaki en yüksek rütbeli piskopos demekmiş. Patrikhane de Ortodoks Kiliselerin başında bulunan baş papazın makamı.

Hepimiz ne yazık ki bin dokuz yüz ellilerden sonraki çarpıtılmış, zayıflatılmış eğitim ve öğretim sisteminin öğrencileri olduk. Oysa ayakta kalmanın, ilerlemenin tek yolu tarihini bilmektir.

Türk Ortodoks Patrikhanesi nasıl kuruldu?

Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin kurucusu Papa Eftim’dir. Rum Ortodoks Patrikliği Anadolu’nun işgalinde Yunan ordusuyla beraber hareket etmiş; kendisine bağlı kiliselere ayaklanma çıkarmaları, ayaklanma çıkaranları ve çetecilik yapanları desteklemeleri konusunda emirler göndermiştir. Papa Eftim bu istekleri şiddetle reddederek karşı bir bildiri yayınlamış ve Milli Mücadelenin ve Mustafa Kemal’in yayında yer almıştır.

Anadolu’da yaşayan Türk Ortodoksları örgütleyen Papa Eftim Kurtuluş Savaşına büyük destek sağlamıştır. Rum Ortodoks Patrikliği Papa Eftim’in tutuklanmasını istemiş, karşı tedbirler almaya çalışmış ama başarılı olamamıştır.

1921 yılında Papa Eftim Kayseri’de Büyük   Millet Meclisinin vermiş olduğu izinle Türk Ortodoks Patrikliğini kurmuş ve ilk Papa olarak seçilmiştir.

Dinin, kilisenin, patrikliğin ne kadar etkili olabileceği konusunda birkaç örnek verelim. İstanbul’un işgalinin ardından Rum Ortodoks Patrikhanesi bir beyanname yayınlayarak Rum okullarından Türkçe okutulmasını kaldırmış, Osmanlı Rumlarının hiçbir vatandaşlık sorumluluğunun kalmadığını belirtmiştir. İzmir işgali için de Yunan ordularının kutsal bir savaş yürüttüğü bütün Hristiyanların bu savaşa destek vermesinin gerekli olduğunu söyleyen yeni bir bildiri yayınlamıştır.

Çok detaya girmeden “ekümenik” kavramını açıklayarak asıl noktaya gelmeye çalışıyorum. Ekümenik sözlük anlamıyla “evrensel birleşme” demek.

Bazı çevreler Rum Ortodoks Patrikliğini ekümenik ilan ederek Vatikan benzeri bir oluşumu oldubittiye getirerek hayata geçirmeye çalışıyorlar. Eğer Rum Patrikliği ekümenik patrikliğe dönüştürülürse Dünya üzerindeki bütün Ortodoks Kiliselerinin üzerinde etkili olacak. Peki en çok Ortodoks Hristiyan nerede yaşıyor? Tabi ki Rusya’da.

Örneğin beş yıl kadar önce Rum Ortodoks Patrikliği Ukrayna’nın kendi alanına girdiğini açıkladı. Kısacası savaş bir cepheli bir eylem değil binlerce cephesi olan bir eylem. Din de bu cephelerden en önemlisi bence.

Şimdi Mondros Anlaşmasından sonra başlayan işgalde Rum Ortodoks Patrikliğinin işgal orduları yanında nasıl saf tutup iş birliği içinde olduğunu anımsayın. Yani hiçbir işgal sadece tüfekle, topla, askerle tamamlanamaz. Mutlaka kültürel olarak da işgal edilmeye çalışılır ülkeler.

3.Dünya Savaşından sıkça söz edilen bu günlerde Rus Ortodoksları etkileyecek “ekümenik patriklik” aslında iki büyük gücün satranç tahtasındaki piyonlarından biri değil mi?

Sizler şundan emin olabilirsiniz bir yerde ekümenik patriklik kavramı geçiyorsa asla tesadüfen gerçekleşmemiştir ve mutlaka planlı bir eylemdir.

Dış işleri bakanımızın olduğu bir toplantıda Rum Ortodoks Patriği “ekümenik” patrik olarak imza atıyorsa ve buna Türk delegasyonu müsaade ediyorsa bu büyük bir skandaldır.

Bu aynı zamanda şu demektir; ya oradaki insanlar bu işler için uygun değil ya da daha vahimi olanların farkındalar ve buna izin veriyorlar.

Umarım birileri felakete doğru gidişimizi engeller.

Tarih başka başka şekillerde de olsa kendini tekrarlar. Hainler gene hainliğini yapacak, gene farklı bir şekilde de olsa ülkemiz işgal edilmeye çalışılacak ve bu işgal sırasında o kiliseler tıpkı 1921 yılında yayınladıkları bildiriler gibi bildiriler yayınlayacak.

Önümüzdeki savaşlarda belki bizim en güçlü silahlarımızdan biri Türk Ortodoks Patrikhanesi olacak.