​​​​​​​ Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından üçer yıllık dönemler hâlinde gerçekleştirilen bir izleme araştırması.

PISA, 15 yaşındaki öğrencilerin modern toplumda yerlerini alabilmeleri için gereken temel bilgi ve becerilere ne ölçüde sahip olduklarını ölçmeyi hedefliyor. Türkiye, PISA araştırmasına 2003 yılından bu yana katılıyor. PISA, temel olarak öğrencilerin matematik okuryazarlığı, fen okuryazarlığı ve okuma becerileri alanlarındaki becerilerini değerlendiriyor. Her uygulamada bu üç alandan birisi ağırlıklı alan olarak belirleniyor, bu alanda yeni sorular geliştiriliyor ve derinlemesine analizler gerçekleştiriliyor. PISA 2022 uygulamasında ise ağırlıklı alan matematik okuryazarlığı.

PISA araştırması normalde üçer yıllık döngülerle uygulanıyor. Ancak COVID-19 salgınından dolayı 2021 yılındaki PISA uygulaması bir yıl ertelenerek 2022 yılında gerçekleştirildi. Ayrıca PISA araştırmasına katılan ülke sayısı giderek artıyor. PISA 2022 uygulaması 37’si OECD üyesi olmak üzere toplam 81 ülkenin katılımıyla gerçekleştirildi.

PISA 2022 uygulamasına Türkiye, İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması (İBBS) 1. düzeyde yer alan 12 bölgeyi temsil eden 196 okul ve 7250 öğrenci ile katılım sağladı. PISA 2022’ye katılan öğrencilerin devam ettiği okul türlerine bakıldığında en fazla katılımın %56 ile Anadolu liseleri ve %23 ile mesleki ve teknik Anadolu liselerinden olduğu görülüyor.

Milli eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan PISA 2022 raporunun Yönetici Özeti kısmında aşağıdaki ifadeler yer alıyor ve okuduğunuzda “vayy beee, biz neymişiz” dedirtiyor.

“PISA’nın 2000 yılındaki ilk döngüsünden itibaren ülkelerin uzun dönem performansları incelendiğinde son 20 yılda Türkiye, matematik ve fen alanlarında istikrarlı şekilde ilerleme sağlayan dört ülkeden biridir. Bu süreçte Türkiye’nin okuma becerileri alanındaki performansında ise anlamlı bir değişiklik görülmemiştir. Matematik okuryazarlığının ağırlıklı alan olduğu PISA 2012 döngüsünden itibaren ülkelerin her üç alandaki performans değişimleri incelendiğinde ise son 10 yılda Türkiye’nin, matematik ve fen alanlarında artış eğilimi gösterdiği, okuma becerileri alanında ise anlamlı bir artış veya düşüş eğilimi göstermediği tespit edilmiştir. Bu süreçte Türkiye’deki öğrencilerin sosyoekonomik farklılıklarında bir değişiklik görülmemesine rağmen matematik alanında dezavantajlı ve avantajlı öğrencilerin performanslarının artması dikkat çekmektedir.

 PISA 2022 sonuçlarına göre katılımcı ülkelerin matematik alanındaki ortalama puanları 336 ila 575 arasındadır. Bu alanda 81 ülkenin ortalama puanı 438 ve 37 OECD ülkesinin ortalama puanı 472’dir. Türkiye’nin matematik alanındaki ortalama puanı 453’tür ve katılımcı ülkelerin ortalamasının üstündedir. Türkiye matematik alanında aralarında Yunanistan, Şili, Meksika, Kosta Rika ve Kolombiya olmak üzere beş OECD ülkesinin de olduğu toplam 42 ülkeden daha yüksek performans göstermiştir.”

PISA uygulamasına katılan ülke sayısı 2015’ten itibaren artsa da Türkiye’nin matematik alanında, tüm ülkeler ve OECD ülkeleri arasındaki sıralaması yükselmektedir. Türkiye, PISA 2015’e katılan 72 ülke arasında matematik alanında 50. sırada, 35 OECD ülkesi arasında 34. sırada yer alırken PISA 2018’e katılan 79 ülke arasında 42. sırada, 37 OECD ülkesi arasında 33. sırada yer almaktadır. PISA 2022 uygulamasında ise Türkiye 81 ülke arasında 39. sırada, 37 OECD ülkesi arasında 32. sırada yer almaktadır.”

 Milli eğitimimizin dünyadaki kıyaslamalı yerini ifade eden en kapsamlı çalışmalardan biri olan PISA sonuçlarını ve aslında nasıl rezalet bir durumda olduğumuzu sonraki yazılarda detaylandıracağım. Fakat, “yönetici özetinde roket takmışçasına ilerlediğimiz halde, nasıl oluyor da 37 OECD ülkesi arasında (2018’de) 33. sırada yer alırken, 4 yıl içinde 32. sıraya gerilemiş olabiliyoruz sorusunu kalın bir ipucu olarak burada bırakıyorum.